16 Kasım 2015 Pazartesi

BEBEK BANYOSU

   Bebeği yıkamak, sanırım yeni annelerin en tedirgin olduğu konulardan biridir. Üşür mü, ellerimden kayıp düşer mi, kulağına-boğazına su kaçar mı, vs derken cesaretimizi toplamak zor olur. Yani en azından benim için öyleydi.
   Herkes her gün bebeğini yıkarken, ben ve eşim korktuğumuz için büyük oğlum haftada bir kez yıkanıyordu. Çünkü onun banyosu için hafta sonu annemlere gitmeyi bekliyorduk. Annem gayet kendinden emin bir şekilde, bebeğimi bir güzel yıkıyordu. E tabi 4 çocuk büyütmüş olmanın deneyimi. Sonraları artık banyo işini kendimiz halletmeye başladık ama bu sefer de uzunca bir süre ikimiz birlikte yıkadık. Sanırım 2 yaş sonrasıydı tek başımıza yıkamaya başlamamız.

   İkinci gebeliğimde, aynı zorluğu yaşamamak için, üstelik de annemlere aynı sıklıkta gidip gelemeyeceğimiz için, gebelik boyunca deneyimli annelere bebeklerini nasıl yıkadıklarını sordum, videolar izledim. Sonunda bu konudaki tabularımı yıkıp bebeğimi kendim yıkayabilirim dedim. E gördüm ki hiç de zor değilmiş. Çokça dikkat, biraz cesaret, biraz ön hazırlıkla bu iş gayet rahat yapılıyormuş. Atomu parçalamıyormuşuz sonuçta :) 

   Hazırlık aşaması:
Öncelikle banyo sıcaklığının iyi ayarlanması gerekiyor. Kaloriferli evde oturuyorsanız bu pek sorun olmayabilir. Ama benim o dönem oturduğum evimde kalorifer olmadığından, bu çok büyük bir sorundu. Yıkama öncesinde banyoyu ısıtmam gerekiyordu, ya da banyo olayını anam babam usulü, oturma odasında yapmalıydım. Ki bu çok daha büyük eziyetti benim için. Bu nedenle, elektrikli sobayı, su sıçramayacak mesafede koyarak 10-15 dk önceden çalıştırıp banyoyu ısıtıyordum. Bu sırada ben de bebeğimin kıyafetleri, bezi, bakım kremleri, havlusu, şampuan-lif-kova-maşrapa gibi gerekli malzemeleri hazırlıyor, bir çaydanlık da su kaynatıyordum (yeni bebek banyosu için bir çaydanlık su fazla bile geliyor). Banyo yeterli sıcağa ulaşınca kaynamış suyu hazır suyla karıştırıp uygun sıcaklığa getiriyordum. O sudan, maşrapaya bir miktar alıp bebek şampuanıyla köpürtüp lif yardımıyla (belirtmeliyim ki, ben liflerden çok, yıkayıp sterilize ettiğim yumuşak penye kumaşları kullanmayı sevdim) bebeğimin vücudunu hafifçe ovalayarak yıkıyor, ardından su dökerek vücudunu şampuandan arındırıyordum. Başını yıkamayı en sona bırakıyordum. Çünkü bebekler en fazla ısıyı kafalarından kaybederler ve ıslak kafayla beklemek üşümesine neden olabilir. Kafasını yıkarken de, elime aldığım şampuanı köpürtüp, şampuanı direk kullanmak yerine bu köpüğü kullanıyordum (bunun yerine, istenirse köpük şampuan da kullanılabilir). Daha sonra yüzüne gelmeyecek şekilde su dökerek duruluyordum. Yüzünü, elimi birkaç kez ıslatıp sıvazlayarak temizliyordum su yutmasın diye. Aynı işlemi sırtüstü ve yüzüstü tekrar edip, en son tüm vücuduna su dökerek yıkama işlemini bitiriyor, vakit kaybetmeden havlusuna sarıyordum (havlusu ve kıyafetleri, ben onu yıkarken, sobanın önünde ısınıyordu). 
Bu arada, banyoya başlamadan önce, çamaşır makinem banyoda durduğu için, onun üzerine minder ve onun üzerine de bebek bakım örtüsü açıp giyinme alanımızı da hazır ediyor, giyinme işlemini de burada yaptığımdan, bebeğimi ıslak olarak banyodan çıkarıp üşütmemiş oluyordum. 

Not: Siz de böyle bir giyinme alanı oluşturacaksanız;
- Makinenin çalışmıyor olmasına dikkat edin.
- Makinenin fişinin takılı olmadığına emin olun.
- Kesinlikle, bir an bile olsa bebeğinizin üzerinden elinizi çekmeyin, arkanızı dönmeyin.

Tüm vücut kıvrımlarını, boynu, kulak arkası da dahil olmak üzere, havluyla iyice kurutup hızlı bir şekilde giydiriyordum. 
İlk zamanlar, banyo işini, bebek küveti ve filesi üzerinde hallediyordum. Bizim kullandığımız file şu şekildeydi:
Bir de içi köpük dolgulu olan modelleri var:


 Ancak bebeğim suyu çok sevmesine rağmen, banyo filesi üzerindeyken kendini boşlukta hissedip korkuyor ve ağlıyordu. O nedenle, izlediğim şu videodan ilham alarak, bebeğimin banyosunu lavaboda yaptırmaya karar verdim:


 İyi ki de öyle yapmışım. İşimi ciddi anlamda kolaylaştırdı, bebeğim banyo sırasında ağlamadı. Ama sonrasında sudan çıkmamak için ağlamaya başladı :) Ayrıca eğer kullandığınız suyun temizliğinden eminseniz, direk çeşmeden akan suyu kullanarak işinizi iyice kolaylaştırabilirsiniz. Bu yöntem için, lavaboya koyacağınız bebek banyo süngeri, hem size yumuşak bir zemin oluşturup bebeğin canının yanmasını, hem de lavabonun soğuk hissedilmesini engelleyecek. Şu fotoğraftaki materyalden bahsediyorum:

Not: Bebeği lavaboda yıkarken;
- Lavaboyu hijyenik hale getirin. Bunu yaparken elbette çamaşır suyu değil, karbonat ve sirke kullanalım. 
- Mutlaka suyun sıcaklığını önceden ayarlayın.
- Bebeğinizi kesinlikle lavaboda yalnız bırakmayın.
   
   Bu arada, bebeği her gün yıkamaya gerek olmadığını, iki-üç günde bir yıkamanın yeterli olduğunu ve her seferinde şampuan/sabun kullanmaya gerek olmadığını da öğrendim. Ben iki güne bir yıkamayı tercih ettim.

   Uzun bir anlatımla, bizim banyo olayımız bu şekildeydi. Belki "bu yazıyı yazmaya ne gerek vardı ki?" diyenler olacaktır. Ancak ben zamanında böyle ayrıntılı anlatılmış bir banyo yazısına denk gelseydim, bu kadar korkmayacak, daha cesaretli davranacaktım. O yüzden, yeni, heyecanlı, tereddütlü annelere biraz olsun faydam dokunursa ne mutlu bana...
   
   Mis kokulu günler herkese...

1 Kasım 2015 Pazar

HANGİ BEBEK ARABASI? BASTON PUSET Mİ BÜYÜK ARABA MI?

   Travel sistem araba tercihim:
Büyük oğlumda aldığım bebek arabasından buradaki alışveriş listemde bahsetmiştim. Sonradan bir de baston puset aldık, onun markasını hiç hatırlamıyorum. Tek hatırladığım şey, kullanımının çok rahat olduğu. Annemlerde kalmıştı o baston puset ve onlar da sanırım ev taşırken başkasına verdiler. Konusu hiç açılmadı :)
   Küçük oğlumda ise, alışveriş konusunda biraz daha bilinçli olduğum için önceden iyice araştırma yaptım. Belli birkaç marka oluştu kafamda. Ama nafile. Yaşadığım yerde seçenekler çok kısıtlı olduğu için istediğim markaları bulamadım. Bebek arabası gibi güvenliği önemli olan bir şeyi internet üzerinden, görüp dokunmadan almak da istemedim. Dolayısıyla gezdiğim mağazaların sattığı markalardan seçim yapmak zorundaydım. Kafamda net olan iki şey vardı: 
1-Travel sistem araba almak istiyordum. 
2- 750 liradan fazla para ödemek istemiyordum (piyasadaki binlerce liralık bebek arabalarına o paraları ödemek bana çok gereksiz geliyor açıkçası. Maddi durum ne olursa olsun mantıklı bulmuyorum). 
   Girdiğimiz bebek mağazalarının birinde Drago Baby diye bir marka olduğunu gördüm. Daha önce hiç duymamıştım. Satıcı, Kraft'ın yan ürünü olduğunu söyledi ama yakından inceleyince Kraft'tan çok daha kaliteli olduğu fark ediliyordu. İki model vardı ellerinde. 
Bu:
Ve bu:


   Her ikisini de uzun uzun inceledim. İkincisi gerçekten çok şıktı. Hatta modeline bayıldım diyebilirim. Aralarında fiyat farkı da yok denecek kadar azdı. Üstteki model 600 tl, alttaki model 650 tl idi. Ben tercihimi üstteki modelden yana kullandım. Sebeplerini sayacak olursam:
1- Ağırlık bakımından ikisi arasında pek fark yok. Benim seçtiğim oldukça ağır bir model (10,5 kg yazıyordu sanırım kullanma kılavuzunda). Diğeri de ondan belki 1 kg daha az olabilir.
2- Bagajda kapladıkları yer açısından bir fark yok (Her ikisinin de arka tekeri çıkıyor ayrıca). 
3- Alttaki modeli kullanmak için ya ana kucağı-oto koltuğunu ya da fotoğrafta görülen diğer aparatı tek olarak kullanmak zorundayım. Oysa benim seçtiğim modelde, mesela diyelim dışarıdayken bebek altını kirletti. Oto koltuğunu çıkarıp arabanın kendi koltuğunu tam yatırdığımda bebeğin altını rahatça değiştireceğim alan oluyor. Oto koltuğunda bunu yapmak imkansız. Seçimimdeki en baskın etken buydu.
4- Güneşli veya rüzgarlı havalarda, üstteki modelde, koltuk ve arabanın tenteleri birlikte kullanıldığında tam kapatıyor, alttaki modelde tam kapatmadığı için yeterli koruma sağlamıyor.
5- Alttaki modelde, normal oturma aparatı, arabanın kasasına sağ ve solda birer noktadan bağlanıyor. Bu da bana fazla güvenli gelmedi açıkçası.
6- Üsttekinin sepeti çok daha geniş ve kullanışlı.
   Evet tercih ettiğim model ve gerekçelerim bunlar. Belki birilerine rehberlik eder.
   Peki bizim araba seçimimizin olumsuz yönleri neler?
   1- Seçtiğim araba çift taraflı kullanıma sahip. Ancak bebeğin yüzü anneye bakacak şekilde durduğunda, arka tekerlekler önde kalıp, sabit olduğundan idare etmesi çok zor oluyor. 
   2- Yine bebeğin yüzü anneye dönük kullanımda, yürürken ayaklar tekerlere çarpıyor, yürümek güçleşiyor (öndeki çift teker arkaya gelip aradaki mesafeyi daralttığı için).
   3- Gerçekten oldukça ağır bir araba. Oturduğunuz binada asansör yoksa arabayı kullanmak kabusa dönebilir.
   Bunun dışında bebek için gerçekten konforlu bir araba. Benim oğlum bunu baston pusetten daha çok seviyor.

   Baston puset tercihimiz:
   Sadece hafif, sağlam, kaliteli, az yer kaplayan ve ortalama fiyatta bir model olmasıydı aradığım özellikler. Yine diğer markalarla karşılaştırarak Coalo'dan yana kullandım tercihimi. Renk ve model olarak bizim kullandığımız şu:
   Kullanımı oldukça rahat. Açıp kapatması kolay. Hafif. Bagajda yer kaplamıyor. Fiyatı da ortalama aralıkta. 350 tl ye almıştık. 
   Kapalı hali şöyle bir şey:
   Olumsuz yönleri:
1- Tekerlekleri küçük olduğu için bebek sarsıntıyı daha fazla hissediyor. Türkiye'de yol ve kaldırım şartlarını düşünecek olursak, aslında bu büyük bir olumsuzluk belki de.
2- Alt sepeti geniş olmasına rağmen ara mesafe yakın olduğu için kullanmak biraz zor olabiliyor. 
3- Sırtı tam yatmıyor. Aslında bebeğin rahat uyuyacağı miktarda yatıyor ama 180 derece yatma pozisyonu yok.
4- Tentesi tam kapanmadığı için, güneşte yeterli korumayı sağlamıyor.
   Bunlara rağmen ben gayet memnun olarak kullanıyorum pusetimizi. Her iki arabamız için de yaptığım tercihlerden dolayı pişmanlık duymadım. Genel olarak yaptığım tüm alışverişler için geçerli bu. Çünkü önceden iyice araştırıp, kafamda kriterleri belirleyip öyle gidiyorum alışverişe. Dolayısıyla istediğim markayı ya da modeli bulamasam bile onun kriterlerini sunan başka bir üründe rahatlıkla karar kılabiliyorum. Size tavsiyem mutlaka araştırma yapın. Forumları, kullanıcı yorumlarını, olumlu olumsuz tüm yazıları okuyup ne alacağınıza öyle karar verin. Eğer gerçekten tanıdığınız biri değilse, satıcının sizi kandırmasına izin vermeyin. Çünkü bu bebek alışverişi olayı öyle bir hal almış ki, eğer en pahalı, en havalı, en yeni modeli seçmezseniz bebeğinize kötülük yapacakmışsınız gibi bir algı oluşturuluyor. Buna izin vermeyin.