Aslında yazımın başlığı için bir çok alternatif düşündüm. "İşe dönüş", "vicdan azabı", "hala memeden kesemedim", "hala uykusuzum" ya da "imdaaat!" gibi. Ama aylar sonra ilk kez bilgisayarı elime alınca başlık düşünmek bile vakit kaybı olacaktı. Eeee işte vakitsizlik böyle bir şey.
En son yazımı haziranda yazmışım. Bu zamana kadar neler yaptım?
Öncelikle BURADA bahsettiğim düğün hazırlıklarını tamamladık ve hayırlısıyla düğünümüzü atlattık. Çok eğlendik,çok yorulduk. Fırsat olduğunda düğün hazırlıkları ile ilgili daha geniş bir post yazarım inşALLAH. Alışveriş listesi (içinde gereksiz hiç bir şeyin olmadığı), el emeği hazırlıklar, gelinlik seçimi, vs geniş kapsamlı bir postun, düğün hazırlığı yapanlar için faydalı olacağın inanıyorum. Bu arada küçük bir tatil de yapmış olduk. 3 yıldır gitmediğimiz Sinop'u çoook özlemişiz, hasret giderdik.
Düğün sonrası işbaşı yaptım. Aslında planım, işe dönmeden önce oğlumu kreşe başlatmaktı. Ama maalesef bu olamadı. Aralık ayında başlayacak inşALLAH. Kafamda bakıcı düşüncesi de olmadığı için (büyük oğlumda yaşadığım bakıcı deneyimini BURADA bahsetmiştim) mecburen annemden 3 ay süre için oğluma bakmasını rica etmek zorunda kaldık. Bu da pek taraftar olmadığım bir şeydi ama ücretsiz iznimi sonuna kadar kullanmıştım, yıllık iznimi kullansam zaten yetmezdi (ayrıca yıllık iznimi kreşe başlama döneminde kullanmak istiyordum). Yani başka alternatifimiz yoktu. Evet annemin hakkını ödeyemem, evet o bakmam deseydi çok çaresiz kalacaktım ama böylesi de çok zor. Her neyse, oğlum için ve Allah'ın izniyle kısıtlı bir zaman için o zorluğa katlanırım.
İşe başladığım özellikle ilk gün çok vicdan azabı çektim. Çocuklarımı terk etmiş gibi hissettim kendimi. Ve evimi de çok özledim. Evde olduğum 1,5 yıl içinde fark ettim ki BENİM BİR EVİM VARMIŞ. 2002 den beri bilfiil çalışma hayatının içinde olunca bunu hiç fark etmemişim. O zamana kadar ev benim için sadece yemek yediğim ve uyuduğum bir otelden farksızmış. Ve eğer özel sektörde çalışıyor olsaydım işe geri dönmezdim. Ama devlet kadrosunda olduğum için ve buna ulaşmak da hiç kolay olmadığı için nankörlük edemezdim. Her neyse, iş konusundaki fikirlerim değişmedi ama bu fikirle çalışmaya alıştım.
Hala çalışma hayatı, ev işleri, çocuklar, kendi ihtiyaçlarım,eşimle olan iletişimim arasında bir denge kurmaya çalışıyorum. Oğlum kreşe başladığında bu çok daha kolay olacak sanırım.
Ev işi konusunda beni en çok zorlayan şey çamaşır ve ütü. Hem sevmiyorum ütü yapmayı, hem de vakit ayırmam çok zor oluyor.
Çamaşır kurutma makinesi almaya karar verdim bir de.Böylece hem çamaşır asma derdim kalmayacak, hem ütüm azalacak hem de büyük oğlumda ve bende olan alerjik riniti hafifletecek.
Hafta içi günlerimin döngüsü şöyle: En geç 6:30 kalkış, 7:30 a kadar kahvaltı ve hazırlanma, en geç 7:40 ta evden çıkış, akşam 17:00 a kadar çalışma, vakit kaybı olmasın diye markete bile uğramadan eve dönüş, çocuklarımla hasret giderme, küçük oğlumla oyun, büyük oğlumla sohbet ve günün değerlendirilmesi, akşam yemeği hazırlama ve yemek aşaması, mutfağın toplanması,yeniden çocuklarla vakit geçirme, çocukların uyku vakti. Niyetim onlar uyuduktan sonra bir kahve içmek, kitap okumak (artık ders çalışmak),eşimle sohbet etmek, birlikte bir film izleyebilmek. Ama hangisini yapabiliyorum,elbete hiç birini. Çünkü hala memeyi bırakmamakta direten ve uykuları kabus olan küçük olan küçük oğlum hiç birine izin vermiyor. Bu durum beni artık iyice sıkmaya başladı. Konuşarak ikna olmuyor, ağlatarak unutturmayı da ben istemiyorum. Onun psikolojisini bozmadan memeden kesmek için araştırmalarımda bulabildiğim, benim oğlum ve bizim durumumuz için uygun olan tek yol sabır taşıyla kendi kendine bırakmasını sağlamak ama buradaki aktarlarda da onu bulamıyorum. Sıkıştım kaldım. Kasım sonunda açıköğretim vizeleri var ve ben ders çalışamıyorum.
Açıköğretim demişken, aslında fizyoterapistim ama açıköğretim adaleti de bitirdim.Bu yıl da DGS ile açıköğretim İşletme Fak.ne yerleştim. Çalışabilirsem okuyacağım inşallah.
Ciddi anlamda vakit sorunu yaşıyorum şu anda. Bazen sorular geliyor (özellikle de ÖN SÜTÜN FAZLA GELMESİ ile alakalı. O soruları bile görmem bazen haftaları buluyor. Ama instagram da anlık paylaşım yapılabildiği, fazla vakit gerektirmediği için orada daha aktifim. İnstagram adresim de şu: @annelikindeksim
Bu da böyle anlamsızca biten ve yazım hataları kontrol edilip düzeltilmeden yayınlanan bir yazı olsun. Kalın sağlıcakla...
1 yorum:
Çalışan ve iki çocuklu annenin kaleminden dökülen kelimeler...
Hep aynı durumdayız. Vakit uçup gidiyor ve bereketsiz :(
İlginizi çekerse bana da beklerim kahve içmeye :)
Yorum Gönder