12 Aralık 2016 Pazartesi

MEMEDEN AYRILMA SÜRECİMİZ

   Son zamanlarda öyle tatsızım ki... Canım ülkemde patlamalar, şehitler, tecavüzler,çocuk istimarları... Ne yana baksak, hangi kanalı açsak, hangi sohbet ortamında bulunsak konu bunlar. Her ne kadar uzun zamandır televizyon izlemiyor olsam da sosyal medyadan gündemi an be an takip etmek mümkün.

 Henüz kreş sorununu halledemediğim için oğluma bir süre daha annemin bakması mecburiyeti, böyle olunca geçmişin, yılların birikmişliğinin iyice omuzlarıma çökmesi gibi etkenler de eklenince blog yazmak bana çok boş iş gibi görünmeye başladı çoğu zaman. Ama sonra mantıklı düşününce de diyorum ki zaten bu şerefsizliği yapanların, hainlerin, düşmanların istediği de bu değil mi? Bizi korkutup sindirmek, hayata küstürmek, umutlarımızı çalmak ve hedeflerine ulaşmak. Şu anda da mantıklı düşündüğüm anlardan birinde olduğum için yazmaya karar verdim. Zira bunca hengamenin içinde hala birbirimize destek olmak, deneyimlerimizi paylaşmak, yardımcı olmak zorundayız. Hatta her zamankinden daha fazla destek olmalıyız artık birbirimize.

  Konuya dönecek olursam... Gebeliğe karar vermeden önce, ikinci bebeğimi en az 6 ay süreyle sadece anne sütüyle beslemek ve en az iki yaşına kadar emzirmeye devam etmek konusunda son derece kararlıydım. Çünkü büyük oğlumu emzirememiş olmanın psikolojik sıkıntısını ve oğlum açısından da sağlıkla ilgili sıkıntısını yeterince çekmiştim. O nedenle bebeğim doğduğu günden itibaren anne sütüyle beslemeye başladım. Kuvözde kaldığı bir gecelik ayrılığımız haricinde mama ve biberon vermedim. Kendisi de bu konuda oldukça inatçıydı. Gece- gündüz, istediği her an meme dışında hiç bir sakinleştirme yöntemini kabul etmiyordu. Buna emzik de dahil. Bu nedenle, her ne kadar istemesem de geceleri sabaha kadar memede kalmayı alışkanlık haline getirmişti. Bir hafta öncesine kadar da her gece aynı şekilde devam etti (ben yanındayken gündüz uykuları da böyleydi tabi). Memede uyuyunca memede uyanmak istiyordu.Hem ona hem bana eziyet olan bölük pörçük uykular, uykusuzluğun verdiği yorgunluk ve öfke, halsizlik, vs benim açımdan iyice dayanılmaz bir hal almaya başlamıştı. İnternetten çok araştırma yaptım onu üzmeden nasıl uzaklaştırabilirim diye. Kimisi memeye salça sürmüş, kimisi pat diye emzirmekten vazgeçip ağlama krizlerine katlanmış, kimisi bebeğini birkaç gece güvendiği birine bırakıp ayrı kalarak uzaklaştırmış, kimisi sabır taşı kullanarak kendiliğinden bırakmasını sağlamış, vs. Ağlatmak, tiksindirmek, ümidini kesmek bizim için uygun çözümler değildi. O nedenle önce konuşup oğlumu ikna ederek, başarısız olursam da sabır taşıyla kediliğinden bırakmasını sağlamak bana en mantıklı gelen yöntemler oldu. Birkaç hafta boyunca konuşarak ikna etmeye çalıştım ama maalesef kabullenmedi. Sabır taşını da yaşadığım yerde tüm aktarlara sordum, bulamadım. Bu arada yavaş yavaş fark ettirmeden uzaklaştırmaya başlamıştım aslında. Şöyle ki, (baş etmesi daha kolay olsun diye ilk denemeyi gündüz uykusunda yaptım) uyutmadan önce en fazla 5 dk kadar emzirip sonra ayağımda sallayarak uyutmaya başladım. Memede uyumasına izin vermedim. Bu böyle 1 hafta devam etti. Buna alıştıktan sonra, yani ertesi hafta, kafamda çakan şimşek beni mutfağa yönlendirdi. Sirke, evet sirke kullanmak geldi aklıma. Sirke sürüp ondan sonra emzirmeye başladım (yine gündüz uykusuydu). Önce birkaç saniye emdi, tadından hiç rahatsız olmadı. Ama sonra kokusundan rahatsız olunca "anne meme kötü olmuş bence" dedi,kendi isteğiyle kapattı. Ardından yine ayağımda sallayarak uyuttum. Gece d aynı şekilde sirke kullandım, sorun yaşamadan uyudu. Denemenin ikinci gününde, ben,acaba psikolojisi etkileniyor mu, üzgün mü, yoksunluk çekiyor mu diye oğlumu sürekli gözlemledim. Gündüz sorun yaşamazken gece ağlama krizi tuttu. "Anne meme istiyorum, çok istiyorum" diyerek ağladı. Demek ki ne kadar belli etmese de içten içe üzülüyor, özlem çekiyordu. E kolay değil tabi, 2,5 yıllık alışkanlık. Sığındığı limandan ayrılıyordu sonuçta. Ağlamasına dayanamayıp çok az emzirebileceğimi, sonra hemen bırakıp uyumasını istediğimi söyledim. İtiraz etmedi. 1 dk emip uyudu. Sonraki günlerde ise hiç istemedi. Böylece, 2,5 yıllık anne sütü olayımız bitmiş oldu. İtiraf edeyim ki, ben hala deli gibi emzirmek istiyorum, emzirmeyi çok seviyorum çünkü. Ama bu işin geri dönüşü yok artık. Dediğim gibi, bu konu ikimizi de yıpratmaya başlamıştı artık.

   Not: Sabır taşının diğer adı aloe vera taşıymış. Sarı sabır taşı da deniyormuş. Islatıpmemeye sürünce hafif buruk bir tat verdiği için zamanla bebeğin hoşuna gitmemeye başlıyor ve kendiliğinden, yıpranmadan emmeyi terk ediyormuş. 
     
            Ben sütten kesme sonrası yaşanan bazı sıkıntıları (şişlik, ağrı gibi) hiç yaşamadım. Sanırım bu sütümün zaten iyice azalmış olmasından kaynaklanıyordu. 

            Bir de eklemeden geçemeyeceğim bir konu var: Bir haftadır inanılmaz gergin ve öfkeliydim. Yukarıda belirttiğim gibi halledilememiş kreş sorunu, annemle bir arada yaşamanın zorluğu ve bunun bir süre daha devam etmesi gerekliliği yanında emzirmemenin bana da verdiği özlem duygusu ve hormonal değişiklik de bunda etkili oldu sanırım. Ama şükürler olsun bu hafta daha iyiyim. 

           Tam 30 ay 2 gün oğlumu emzirmeyi nasip eden rabbime şükürler olsun.

Ekleme: Yazmayı unuttuğum bir denemem daha var. Memeden kesme sürecine başlamadan önce bebeğime meme yerine koyabileceği başka bir şey sunarak emmeyi kendiliğinden bıraktırmak istemiştim. Bu nedenle yatmadan önce biberonla bir miktar süt içirmeye, buna alıştırmaya çalıştım. Ama olmadı. Benim biberonun ne olduğunu bilmeyen oğlum,biberondan süt içmeyi beceremedi. Ağzına süt geldiğinde şaşırdı, sonra bunu oyuna çevirdi. Ama bir türlü alışamadı gerçek işlevine. Bu yöntem, yani meme yerine başka bir şey koyma denemesi bize işe yaramadı. Belki sizin işinize yarar.
         

Hiç yorum yok: