Hamile kaldığımda bir söz duymuştum: Bir çocuk hiç çocuk, iki çocuk çok çocuk... demişlerdi. Sıradan, yurdum insanının alışılagelmiş korkutma isteğiyle yoğurulmuş, zaman zaman gerçekten zor olan bir durumu anlatmak için kullanılan abartı bir söz bence. Evet bazen ciddi anlamda zorlanıyorum, ev işlerine yetişme çabam yok zaten ama çocuklarımın istek ve ihtiyaçlarına yetişemediğim çok zaman oluyor. Ama sonuçta insanım. Bir de çocuklarımı nasıl "çok" diye nitelerim yahu! Topu topu iki tane, Allahım sağlık, mutluluk, huzur nasip etsin, bizi birbirimizden ayırmasın inşallah.
Peki ben her daim "amaaan yetişemezsem ne olacak sanki, insanım sonuçta" modunda mıydım? Asla öyle değildim. Büyük oğlumda annelik yaptığımı zannederek kendimi yırtarcasına öğretmenlik yapmışım. O kadar ki, 3,5 yaşında kreşe başladığında ana-ara renkler, geometrik şekiller, hayvanlar, taşıtlar, meve-sebzeler, boya çeşitlerinin kullanımı, vs her şeyi zaten bilir vaziyetteydi. O yüzden kreşe alışmakta hiç zorlanmadı, hiç bir zaman da sorun çıkarmadı. Ve açıkçası bu nedenle kreş ona sadece sosyal bir ortam oldu.
İkinci kez anne olduğumda, oğlum 2. sınıfa gidiyordu. Gebelik sürecim boyunca onu kardeşinin gelişine hazırladık. Bolca konuştuk. Ona olan ilgi ve sevgimizin asla değişmeyeceğini, ancak kardeşinin tüm ihtiyaçlarını biz karşılamak zorunda olduğumuz için biraz fazlaca zamanımızı alacağını anlattık. Ha, bir de kardeşini dünyaya getirmeye biz karar verdiğimize göre onunla ilgilenmenin de bizim sorumluluğumuz olduğunu, vs anlattık. Ayrıca kıskançlık, korku, sevgi, heyecan... her ne hissediyorsa bize çekinmeden anlatmasını rica ettik (gerçi bunu her zaman söylüyoruz ama o sıralar biraz daha fazla tekrar ettik). En başta çok endişeliyken (kardeşim doğunca benim odamı ona vereceksiniz, eşyalarımı oyuncaklarımı ona vereceksiniz gibi şeyler söylüyor, endişesini dile getiriyordu) bu konuşmalar sayesinde epey rahatladı. Ama tabi bilinmeyene yolculuğun verdiği tedirginliği atması çoook daha uzun zaman aldı; hepimizi için öyle oldu aslında.
Doğumdan sonra, daha önceden doktorumla konuştuğumuz gibi, geceyi hastanede hep birlikte geçirdik. Eşim ve oğlum tam karşımdaki odada kaldılar. Onların orada olduğunu bilmek içimi inanılmaz rahatlatmıştı (yanımda annem vardı). Ertesi gün bebekle birlikte eve döndüğümüzde hepimiz şaşkın, tedirgin ve tetikteydik. Bebekli, iki çocuklu hayatın ne getireceğini bilmiyorduk. Ama oğlum, kardeşini çabuk kabullendi, sahiplendi. Neredeyse kıskanmadı diyebilirim. Hatta bebeğim bir haftalıkken sarılık nedeniyle bir gece küvözde kaldığında bizim kadar o da endişelendi, üzüldü.
Bebekli hayatta benim psikolojim nasıldı?
Ben, büyük oğlumda olduğu gibi hemen postpartum depresyona girmiştim bile. Geçmeyen ağlamalar, tarif edemediğim endişeli ruh hali, oğluma yetememe korkusu, onu ihmal ettiğim düşüncesi, ona acıma, haksızlık ettiğimi düşünme, vs içimde fırtınalar kopuyordu. Tabi bunları anlatmak dile kolay. Dilerim ki hiç bir kadın anne olduktan sonraki dönemini bunalımlarla geçirmez. Doya doya tadını çıkarır. Bu arada, bebeğim 4 aylıkken çok rahatsızlandım, yaşadığım her şeyi de postpartum depresyona bağladım. ama değilmiş. Tiroit bezimde iltihap varmış (tiroidit) ve her şeyi o kadar yoğun yaşamamın sebebi de buymuş. Bu da ayrı bir post konusu olsun.
İki çocuk arasında dengeyi nasıl kurdum?
Öncelikle, büyük oğluma eskiden olduğundan çok daha fazla sarıldım, öptüm, onu sevdiğimi çok daha fazla söyledim. Bebeğimi uyutunca hemen abisiyle aktivitelere başlıyorduk. O uyurken mümkün olduğunca sessiz aktiviteler seçiyorduk, uyanıkken ses çıkarabileceğimiz oyunları oynuyorduk:
- İsim-şehir
- Amiral battı (amiral battı ve SOS oyunlarını bilgisayarda hazırlayıp bolca çıktısını alınca çok kolaylık oluyor)
- SOS
- Fark bulma oyunları (internetten), kelime bulmaca
- Gizli nesne bulma oyunları (internetten)
- Top oyunları
- Basketbol
- Langırt. En çok zevk alarak oynadığımız oyundu. Futbol hastası oğlumun favori oyuncağı oldu. Ayrıca ev için de ideal boyutlarda. kutu kutu oyuncak sitesinden şu modeli aldık:
Biz zamanında kargo dahil 100 tl ye almıştık ama uzun zaman geçti, şimdi zamlanmış tabi. Şu anki satış fiyatı 119,9 tl.
Ve şu an aklıma gelmeyen bir sürü farklı oyun... Bolca sohbet ettik, gülüştük. Sık sık dışarı çıktık ama bebeğimin ağlama krizleri ve sürekli kucak istemesi nedeniyle bu gezmelerin fazla uzun sürdüğünü söyleyemem. Bebeğimin kucak ihtiyacı ve bebek arabasıyla her yere girip çıkmanın mümkün olmaması nedeniyle de uzun uzun araştırıp ergonomik bir kanguru aldım. Bizi inanılmaz rahatlattı (bir post konusu da bu olsun).
Benim dinlenmeye, sakinliğe çok ihtiyacım olduğu zamanlarda büyük oğlumu babasıyla birlikte iş yerine gönderiyordum. Ona da iyi geliyordu, bana da.
Zaman ilerleyip düzen oturdukça, bebeğim biraz daha etrafın farkına vardıkça, büyük oğlum da rahatladıkça ve ben de tiroit ilacımı düzenli kullanmaya başlayınca her şey çok daha kolay olmaya başladı. 10 dk bile olsa abi-kardeş oyun oynayıp gülüşmeye, ben de onları keyifle izlemeye başladım. Daha sonra (genelde mızıkçılık yapıp oyunu bozacak da olsa) bebeğim de oyunlarımıza katılmaya başladı. Top oyunları, saklambaç, bowling, vs hep birlikte oynadığımız oyunlar.
Allah'a şükürler olsun şimdi her şey çok daha keyifli. Bebeğim neredeyse 21 aylık oldu. İki yaş sendromundayız. Uykularımız hala problemli. Büyük oğlum kardeşini kıskanmadı ama kardeşi abiyi kıskanıyor. Bloguma post yazma zamanım neredeyse yok denecek kadar azaldı. Ama artık bir düzenimiz var.
Yeni anneler, anne adayları, ikinci bebeğini bekleyenler... Bunlar benim yaşadıklarım. Asla sizi korkutmak istemiyorum. Aksine, ilk günler zor olsa bile sonradan güzelce düzen oturtulabiliyor diye yazdım bunları. Bu arada, ilk çocuk tecrübesizliğe geliyor ve gerçekten ikinci çocukta daha rahat olunuyor. Ama üçüncü çocukta tamamen anne olmanın keyfi çıkarılıyor diyorlar :) Ben diyenlerin yalancısıyım :) blogcu anne Elif Doğan da öyle dediğine göre doğrudur. Ben düşünmüyorum ama üçüncü çocuğu düşünenlere duyurulur :)))
NOT: Yazım hatalarım varsa affedin. Yazıyı çok zor bitirdim ama artık bebeğim durmadığı için kontrol etmeden yayınlayacağım.
Herkese mutlu, sağlıklı, huzurlu ve bereketli günler dilerim. Sevgiyle kalın...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder