Tiroidit, kelime anlamı olarak tiroit iltihabı demek. Bakteri, virüs, ototimmünite, vs nedenlerle tiroit bezinde iltihap oluşabiliyor. Araştırmalarım sırasında, iltihabın kaynağına göre yapılmış birkaç ayrı sınıflandırmaya rastladım:
- Akut tiroidit (bakteriyel kaynaklı)
- Subakut tiroidit (viral kaynaklı)
- Haşimato tiroiditi (otoimmün)
- Doğum sonrası tiroidit (Genellikle doğumdan 4 ay kadar sonra ortaya çıkıyormuş. Bendeki başlangıcı da tam 4 ay sonraya denk geliyor) gibi...
Benimki hangi kategoriye giriyor, onu çözemedim. Çünkü hem doğum sonrasına denk geldi, hem de o dönemde üst solunum yolu enfeksiyonu ayrıca da mastit geçirdim (ya da tiroidit belirtileri nedeniyle bana öyle gibi geldi, bilemiyorum, muamma). Ancak neye bağlı olursa olsun, her hastalık gibi, bunun da altında yatan asıl sebep stres.
Genel olarak rahatsızlığın bendeki etkileri şöyle oldu:
- Aşırı, krize varan sinirlilik hali (uykusuzluk ve yorgunluğa bağladım).
- Duygusal gelgitler, sürekli ve yoğun depresyon hali, buna bağlı mutsuzluk ve umutsuzluk (ben bunları postpartum depresyona bağlamıştım o dönem. Hatta rofesyonel destek almaya karar vermiştim. Hayatımda hiç o şiddette bir bunalım yaşamamıştım çünkü).
- Ateş, aşırı halsizlik (O kadar kendimde değildim ki, kız kardeşimin nişanına zor gittim, her şeye rağmen iyi görünmek için çabaladım. Ama yine de nişanı çok net hatırlayamıyorum).
- Fobiler (Bende sosyal fobi şeklinde kendini gösterdi. Evden dışarı çıkmak, sosyal bir ortama girmek beni inanılmaz korkutuyordu).
- Aşırı iştah ve buna rağmen kilo kaybı (Bunları tamamen emzirmeye bağladım. O kadar çok yiyordum ki. Buna rağmen 3-4 haftada 7-8 kg verdim).
- Saç, kaş ve kirpikte çok yoğun dökülme (saçlarım tutam tutam ellerime geliyordu. Kaş ve kirpiklerim ciddi şekilde azalmıştı).
- Aşırı su içme isteği (her gün yaklaşık 5 litre su ve ayrıca 7-8 bardak rezene çayı içiyordum).
- Bacağın ön yüzünde kaşıntı (bu belirtiyi sadece tek bir kaynakta okudum. Ve inanılmaz şekilde benim açımdan tipik bir belirtiydi. Çünkü bacağımın ön yüzünde kızarıklık, morluk, şişlik ya da başka herhangi bir değişiklik olmadığı halde gece-gündüz dayanılmaz ve sürekli bir kaşıntı vardı).
- Çarpıntı
- Titreme
- Halüsinasyon görme (uykusuzluğa bağlamıştım)
Bunlar bendeki belirtiler. bunların dışında tiroidit, regl düzenliğine veya tamamen kesilmesine sebep olabiliyormuş.
Bendeki durumu ilk olarak jinekoloğum farketti. Kontrol için hastaneye gittim. Genel tahliller yapıldı ve TSH değerimin düşük olduğunu gördük. Bizi bir dahiliye uzmanına yönlendirdi.
Vakit kaybetmeden dahiliye uzmanına muayene oldum. Ultrason, kan testi gibi tetkiklerden sonra teşhis koydu. Bu hastalığın ömür boyu benimle gelmeyeceğini, birkaç aylık ilaç tedavisiyle geçeceğini söyledi. Tiroidit ve çarpıntı için iki ilaç verdi. 3-4 ay sonra kontrole gittiğimde kan değerlerim normale dönmeye başlamıştı. Bu aralar yine gitmem gerekiyor. Umarım sorunum tamamen düzelmiştir.
Kısacası, kendinizde, yukarıda belirttiğim sorunların birkaçını gözlemliyorsanız(hatta sorun olmasa bile doğumdan birkaç ay sonra mutlaka) ihmal etmeden bir doktora başvurun. Zira tiroit tüm metabolizmadan sorumlu olduğu için kalp yetmezliğine varana kadar birçok kalıcı soruna sebep olabiliyor. Ben doktora gitmek için geç bile kalmıştım. Çünkü dediğim gibi, yaşadığım her soruna sebep olabilecek başka etmenler de vardı. Tiroidit aklımın ucundan bile geçmedi.
Sağlıklı, sevgi dolu günler dilerim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder