22 Şubat 2016 Pazartesi

KIŞ HASTALIKLARINA BİTKİSEL ÇÖZÜMLERİMİZ

 
(görsel, afiliyemek.com'dan alıntı)
   Böyle bir yazı için geç mi kaldım, yoksa havanın değişmeye başladığı ve muhtemel hastalıkların yine kapıda beklediği şu günler tam da zamanı mıdır bilemedim. Neyse yazayım da dursun burada. Kış hastalıkları her kış var sonuçta.
 
   Biz bu seneye kadar, her sene eylül-ekim gibi grip aşısı yaptırıyorduk. Ama bu yıl aşılar hakkında öyle şeyler okudum ki, aşı yaptırmaktan vazgeçtik (herkesin tercihi, yorumu, görüşü ve zorunlulukları farklıdır tabi. Aşı yapılması elzem olan risk grupları da var sonuçta). Ayrıca çok severek ve güvenerek takip ettiğim sayın Prof. Ahmet Rasim KÜÇÜKUSTA'nın şuradaki yazısı da domuz gribi konusundaki endişelerimi bitirmeye ve aşı konusundaki kararımızla ilgili olarak içimizi rahatlatmaya yetti. Haliyle -aşı olalım ya da olmayalım- her yıl zaten uyguladığımız bir takım bitkisel kürleri bu yıl biraz daha fazla kullandık.
 
   Büyük küçük, evde hepimiz gripten nasibimizi aldık tabi. Benim dışımda herkes yatıp dinlenebilmişken ben maalesef hastalığı ayakta atlatmak zorunda kaldım. Daha doğrusu üzerinden neredeyse 1,5 ay da geçmiş olsa henüz atlatamamış olabilirim. Çünkü zaman zaman tekrar ortaya çıkan boğaz ağrısı ve hafif öksürüğüm var hala. Tabi uykusuzluk ve dinlenememek bunun en temel nedeni.
   Öncelikle ve büyük bir önemle belirteyim ki, aşağıda yazacaklarım, kişinin sağlık durumuna ve yaşına göre, şifa bulmaya çalışırken daha farklı problemlere sebep de olabilir. Bu yüzden öncelikle doktorunuza danışınız. Şeker hastaları, karaciğer sorunu olanlar, tansiyon rahatsızlığı bulunanlar, alerji hastaları ve 1 yaşını doldurmamış bebeklerde çok daha büyük hassasiyet isteyen bir konu bu.
 
   İşte hem beni ayakta tutan hem de ev halkının gribi kolay atlatmasını sağlayan kürlerimiz:
- Öncelikle, anne sütü alan bebeklerin buna devam etmesi şart. Onların en güzel ilacı bu ve bu sayede bebeğim gribi birkaç gün hafif ateş ve çok az da burun akıntısıyla atlattı.
- 1 er çay kaşığı toz halinde tarçın, karabiber, zencefil ve zerdeçalı 3-4 kaşık doğal bala karıştırıyorum. Büyük oğluma bir yemek kaşığı (10 yaş) ve küçük oğluma yarım tatlı kaşığı (şu an 21 aylık) olmak üzere, günde iki üç kez, üstüne birkaç damla limon sıkarak veriyorum. Karışımın içindekiler hem bağışıklığı güçlendiriyor hem de öksürüğe iyi geliyor. Daha doğrusu etkin öksürük sağlayıp balgam atmayı kolaylaştırıyor. Zaten solunum yollarıyla ilgili hastalıklarda öksürüğü kesmemek gerektiğini herkes biliyordur sanırım.
- Aynı baharatları yoğurt veya kefire ekleyerek de tükettiğimiz oluyor.
- Çörekotlu zeytinyağıyla, kim hastaysa, sırtını ve göğsünü ovalayarak yağlayıp üzerine havlu koyuyorum ve gece o şekilde yatırıyorum. Çörekotlu zeytinyağı şöyle hazırlanıyor: bir yemek kaşığı kadar çörekotu tavada çok hafif kavrulur (kesinlikle fazla değil, pişmeyecek yani).  Ardından ahşap bir havanda dövülerek ezilir veya öğütücüden geçirilebilir. Cam bir kavanoza hakiki zeytinyağı koyulup ezilmiş çörek otu eklenir, kapağı kapatılır. Mümkünse serin bir yerde ve ışık almayacak şekilde bekletilmesi daha iyi olur. Bu karışım çok uzun sure kullanılabilir.
- Bitkisel çaylarla vücut direncini artırmaya çalışıyorum:

(görsel, gurmerehberi.com'dan alınmıştır)

 Ihlamuru eşimin alerjisi nedeniyle ve ada çayını da daha önce geçirdiği bir rahatsızlık nedeniyle kullanamıyoruz. Bunların yerine taze zencefil, hibiskus (tiroit rahatsızlığı olanların kullanması sakıncalı), kuşburnu, papatya, tarçın, karanfil, tane karabiber, kekik (dikkat, tansiyonu yükseltebilir), limon, elma, ayva, portakal kabuğu, nar kabuğu alternatiflerinden seçerek bir bitki çayı demleyip, altını kapatmaya yakın iki uç diş sarımsak veya dörde bölünmüş bir baş kuru soğanı ekliyorum. Balla tatlandırarak günde iki bardak tüketiyoruz (bebeğime, yarım çay bardağı çayı sulandırarak bir çay bardağına tamamlayıp öyle veriyorum).
- Karbonatlı veya sirkeli ılık suyla gargara yapıyoruz (kesinlikle yutulmayacak).
- Bol bol çorba tüketiyoruz: Tavuk çorbası, tarhana, vs. Bol limon ve tüketebilenler için bol pul biber eşliğinde (özellikle boğazı ağrıyanlar için blendırdan geçirilmiş çorbalar çok iyi oluyor)
- Protein ağırlıklı besleniyoruz.
- Bol yeşillikli, soğan ve sarımsaklı, bol limonlu salatalar tüketiyoruz.
- Bir kaseye koyduğum kaynar suyun içine bir iki yemek kaşığı lavanta atıp odalarda bulundurarak havayı mikroplardan arındırmaya çalışıyorum.


- Yatmadan önce bir soğanı, kabuğunu soymadan ikiye kesip bir tabak içinde baş ucumuza koyuyorum. O soğanı da sabah çöpe atıyorum.
- Günde üç dört kez serum fizyolojik kullanarak geniz yolunu steril tutmaya çalışıyoruz.
- Hastanın ateşi yüksek değilse, sıcağa yakın bir duş aldırmak da iyi geliyor. Hem toksin atılmış oluyor hem de banyo buharının etkisiyle burun açılıyor.
- Özellikle de geniz yolu tıkalıysa, gece yatarken, sırtı iki üç yastıkla destekleyerek yüksek bir yatış pozisyonu sağlıyoruz.
- Bunların dışında, geniz yolunu açık tutarak kulakta sıvı birikmesini engelleyen bir sprey de kullanıyoruz ancak bu tıbbi ilaç olduğu için adını buraya yazamıyorum.

   * Soğuk algınlığı/grip varsa ballı süt tüketmiyoruz. Balgamı koyulaştırdığı için daha çok rahatsız ettiğini okumuştum. Ben de bunun doğru olduğunu oğlumda defalarca yaşayarak gördüm.
 
   Bizim şifa kaynaklarımız bunlar. İlaç gibi hızlı iyileşme sağlamayan ama vücuda destek olup bağışıklığı kuvvetlendirerek vücudumuzun savaşmasına şans tanıyan yöntemler hepsi de.

   Sağlık ve afiyetle dolu günler dilerim.

Hiç yorum yok: